GÖCEK MARİNA GÖCEKTE GEZİLECEK YERLER

GÖCEK MARİNA GÖCEKTE GEZİLECEK YERLER
ÖLÜDENİZ PLAJI / BLUE LAGOON
Göcek' te gezilecek yerler arasında muhteşem plajı ve masmavi suları ile Ölüdeniz bulunmakta. Göcek Marina'ya Yalnızca 42 kilometre uzaklıkta olan Ölüdeniz bir tabiat mükemmeli. Ölüdeniz’in muhteşem coğrafyasında bir yanında yemyeşil ağaçlık alan, diğer yanında masmavi bir deniz bulunan Ölüdeniz plajı sıcak yaz günlerinde insanın sanki içini ferahlatan cinsten. İster dalış gibi su sporları yapabileceğiniz, isterseniz de güneşlenip sadece denizinde serinleyeceğiniz bu plajda, deniz düzeyinin bir anda derinleştiğini anımsatmakta yarar var. Hem yamaç paraşütü yapan adrenalin tutkunlarının iniş pisti, hem de deniz-kum-güneş üçlüsünden vazgeçmeyenlerin serinleme yeri olan Belcekız, namıdiğer Belceğiz Plajı; upuzun kumsal ile turkuaz rengi denizin buluştuğu nokta olarak ziyaretçilerini büyülüyor.
SAKLIKENT / TLOS
Saklıkent Kanyon’unda yürümek te Göcek' te yapılacaklar arasında. Göcek Marina' ya sadecece 68 km uzaklıkta olan Saklıkent kesinlikle görülmesi şart olan yerler arasında. Saklıkent Akdeniz sahilinde Fethiye ve Kaş arasında, Tlos yakınında bulunmaktadır. Saklıkent Türkiye’nin en uzun ve en derin kanyonudur ve 18 km uzunluğundadır. Tüm kanyonu yürüyerek geçmek imkansızdır. Yalnızca tecrübeli birkaç kişi yamaçlardan aşağı inerek kanyonun sonuna ulaşabilmiştir. Kanyon o kadar dar ve derindir ki güneş ışınları sulara kadar erişmez. Saklıkent içinde toplam 16 mağara keşfedilmiştir ve bunlardan bazılarında 3000 sene kadar önce tarih öncesi insanların yaşadığı söylenmektedir.
DALYAN / KAUNOS
Göcek' te ne yapılır, nereye gidilir diyenlere yalnızca 35 km mesafede bulunan Dalyan' ı ziyaret etmelerini öneriyoruz. Akdeniz ile Ege'nin birlestigi noktada bir doga mükemmeli olan Dalyan, 2008 yılında The Times tarafından Avrupa'nın en güzel açık alanı seçilmistir. Dalyan son yıllarda, caretta caretta deniz kaplumbağaları ,Kaunos antik şehri, Kaya kabirleri ve çamur banyolarıyla turizmin gözdesi haline gelen cennet bir beldedir. Türkiye'nin en daha önceki yerleşim yerlerinden Kaunos Antik Şehiri burada... Kayalara reyilen kral kabirlerinin en görkemlileri de Dalyan'da... Dalyan'ın her tarafından şifalı kaplıca suları fışkırıyor. Padişahlara dahi hizmet etmiş Sultaniye Kaplıcaları da Dalyan'ın hemen dibinde... Dustin Hoffman, Sting gibi ünlüleri de misafir eden çamur banyoları da Dalyan'da... Labirenti andıran kanallarda doyumsuz tekne gezileri de, doğayla baş başa koylarda deniz keyfi de Dalyan'da...
KAYA KÖY
Kayaköyü, onbirinci asırda, Rumlar tarafından Likya muasırlığına ait "Karmylassos" şehiri üzerine heyetmiş ve bu şehrin ismi "Levissi" olmuş. Takriben 25.000 kişinin yaşadığı köy, yirminci asrın başına kadar varlığını sürdürmüş. Levissi'li Rumlar ticaret ve el sanatları ile geçimlerini sağlıyorlarmış.
GEMİLE ADASI / GEMİLER KOYU
Gemiler Adası'nın daha önceki isimi Aya Nicola'ydı. Bizans ve erken hristiyanlık dönemine tarihlenen kiliselerin kalıntıları bulunmaktadır. Büyük kilisenin freskleri iyi vaziyettedir. Deniz kıyısında sarnıç kalıntıları da bulunmaktadır. En enteresan kalıntı ise iki kiliseyi birbirine bağlayan tüneldir. 500 metrelik tünelin bir takım bölümleri yıkık vaziyettedir. Tünel içindeki merdivenlerin aralarında 17 durak var. Bunlar İsa'nın çarmıha gerilmeye götürülürken 17 kez dinlenmesini temsil etmektedir.
ÜZÜMLÜ / CADIANDA
Likçe kitabelerde ismi Kada-wanti olarak okunan Kadyanda'nin ismindeki -ND takısı hasebiyle, kuruluş tarihinin M.Ö.3. binlere indiği söylenebilir. Ancak antik şehirden günümüze ulasan yüzeydeki en eski kalıntılar M.Ö. 5. asırdan daha eskiye gitmez. Kadyanda Örenyeri'nde şehiri çevreleyen sur duvarlarının bir bölümü, kaya kabirleri ve bazı kitabeler en erken dönemlere tarihlenen kalıntılardır. Bunlardan ayrı olarak, Roma Dönemi'nde de onarılarak kullanılmış olan Helle-nistik tiyatro, hamam, koşu pisti, agora, hangi tanrıya ait olduğu bilinmeyen tapınak kalıntısı ve yoğun sivil yapı izleri Kadyanda Örenyeri' nin antik dönemde yerleşim geçirmiş tam bir şehir hüviyetini ortaya koymaktadır
FETHİYE / PINARA
Kaza merkezine 45 kilometre uzaklıkta, Minare Köyü yakınlarındadır. Dağların yamaçlarına güvercin yuvası biçiminde nakşedilen Likya kabirlerinin en güzel örneğini sunar. Antik dönemin güzellik yarışmalarının yapıldığı, tanrıça Afrodit'e adanmış kalp biçimli tapınağı ile tanınmış kişidir. Hala ayakta kalabilmiş tiyatrosu, odeonu ve pek çok kaya kabiriyle, görülmeye değer bir kent...
FETHİYE / SIDYMA
Seydikemer kazasının Dodurga Semti’ndeki Sidyma antik kentinin günümüze erişen kalıntıları Roma Dönemi’ne aittir. Ancak buradaki yazıtlar ve ele geçen sikkeler kentin tarihini MÖ I. asırdan daha eskiye götürmektedir. Şehir Roma Dönemi’nde büyük bir gelişme göstermiş ve bu vaziyet Bizans Dönemi’nde devam etmiştir. Sidyma akropolü, Dodurga Semti’nin kuzeyinde iki bölümlü bir tepede bulunur. Tepenin güneydoğusunda 365 m. uzunluğunda ve yerin konumuna göre 3 metreye yükselen duvarlarla akropol çevrilmiştir. Doğuda polygonal biçimde bir kapı ile gözetleme kulesi dikkat çekmektedir. Biraz ileride geç dönemde yapılmış bir tiyatro bulunmaktadır. Büyük bir bölümü toprak altında olan tiyatronun oturma sıralarından altısı görülmektedir. Akropolün kuzey eteğindeki kalıntıların ne olduğu anlaşılamamakla birlikte büyük ihtimalle Lykia kabir abideleridir. Ayrı olarak bölgede bir hayli abidesel kral mezarı bulunmaktadır.
FETHİYE / XANTHOS
Likya Federasyonunun idare merkezidir. Fethiye'ye 60 Km. uzaklıkta, Kınık Köyü hudutları içindedir. Kuruluşu M.Ö.1200 yılına kadar dayanmaktadır. Bağımsızlık ve özgürlük uğruna toplu intiharlara sahne olmuş bu ehemmiyetli kentten günümüze, Likya dönemi Akropol, Roma Dönemi tiyatro, Hıristiyanlık dönemi kilise, Helenistik dönem şehir kapısı kalıntıları görülebilir. 1838 yılında, kentten taşınan "Nereidler Abidesi" ve diğer ehemmiyetli Likya dönemi buluntuları, Londra'da British Museum'da sergilenmektedir.
FETHİYE / LETOON
Seydikemer’in Kumluova Semti’nde bulunan Letoon antik kentinin MÖ yedinci asırda kurulduğu düşünülmektedir. Letoon Antik Çağ’da Likya’nın dini merkezi konumundadır. Bu mukaddes alandaki Leto, Apollon ve Artemis tapınakları tarihi açıdan çok ehemmiyetlidir. Artemis ve Apollo’nun annesi Leto’ya adanmış olan en büyük tapınak, batıda bulunan ve Peripteros tarzında yapılmış Leto Tapınağıdır. Bu tapınak civarında MÖ 4. asra ait olduğu düşünülen ve üç dille (Grekçe,Aramice ve Likçe)yazılmış bir kitabe bulunmuştur ve hali hazırda Fethiye Müzesinde sergilenmektedir. Doğuda yer alan Dor tarzında yapılmış olan ApolloTapınağı, LetoTapınağından daha az savunmuş durumdadır. Her iki tapınağın ortasında bulunan Artemis Tapınağı en küçük olanıdır. Bu üç tapınağın güneybatısında bir çeşme (Su kaynağı), doğu bölümünde ise bir kilise bulunur. Letoon antik kenti içerisinde arka tarafını bir tepenin yamacına dayamış büyük bir antik tiyatro bulunmaktadır. 09.12.1988 tarih ve 484 sıra numarasıyla UNESCO Dünya Kalıtı Listesi’nde yer alan antik kent, Likya yürüyüş yolu rotasındadır. Kaş, Fethiye, kalkan, Patara gibi etraf turizm merkezlerinden her gün onlarca turist bu alanı keşfetmek için gelmektedir.
FETHİYE / OENOANDA
Fethiye'ye 88 km. uzaklıktaki İncealiler köyü yakınında heyetmiş, Oenoanda veya Oinoanda, Likya bölgesinde, Ksantos vadisinin kuzeyinde antik dönem feylesoflarından Dioghenes'e ait, üçyüz kadar yazılı tabletin bulunduğu ehemmiyetli bir antik kenttir. Oinoanda ismi ilk Wiyanawanda/Winuwanda (Hititçe; wiyana = Şarap) isimiyle Hitit çivi yazıtlarında rastlanmıştır. Bu çivi yazıtlarına göre Hititlilerin Ksantos'a karşı yaptıkları bir seferde burasının Lukka ülkesinin bir bölgesi olduğu belirtilmiştir. Ancak şehirde Roma ve Helenistik Dönemden daha eski yerleşimin olduğunu kanıtlayacak rastgele bir ize rastlanmamıştır. Oinoanda M.Ö. 2. yy. da Kibyra, Bubon, Balbura şehirleriye dörtlü ittifak (tetrapolis) kurmuş, bu ittifakta Romalı komutan Lucius Licinius Murena tarafından M.Ö. 84 seneninde bittirilmiştir. Bundan sonra Lycia et Pamphylia'da bir şehir olarak isminden söz edilmiştir. Şehir kalıntıları arasında sıkça rastlanan felsefi muhtevalı yazıtlardır.
DALYAN / KAUNOS
Antik Çağ’da ticari açıdan ehemmiyetli bir liman şehiri olan Kaunos, giderek denizin alüvyonlarla dolmasıyla liman özelliğini kaybetmiştir. Tarihin babası Heredot’a göre Kaunoslular Karia’nın yerli halkındandı fakat kendilerini Giritli sayıyorlardı. Coğrafyacı Strabon da Kaunos’un tersanesinin ve ağzı kapanabilen bir limanının bulunduğunu yazıyor. Şehiri ikiz kızkardeşi ile yersiz ilişki kurduğu için sürülen Miletos’un erkek çocuğu Kaunos kurmuş. Dalyan’dan da görülebilen kaya kabirleri ise MÖ 4. yy’da yapılmış, daha sonraları Roma Dönemi’nde de kullanılmış. Lykia tipi kabirlerin içinde ölülerin üzerine yatırıldığı üç taş yatak bulunmaktadır. Cephede iki İon sütunu, sütunların üzerinde friz ve alınlık görülmektedir. Alınlıkların birinde arslan kabartmaları vardır. Şehrin limanı akropolün aşağısındaki Sülüklü Göl’dü. O vakit deniz Kaunos’un akropolüne kadar gelmekteydi. Perslerin Anadolu’yu tümden ele geçirmesi üzerine şehir Mausolos’un idarenine girdi. MÖ 334’de İskender’in Persleri yenmesi üzerine Prenses Ada’nın, sonra Antigonos’un, daha sonra Ptolemaios’un idarenine girdi. Rodos Krallığı, Bergama Kralığı ve Roma İmparatorluğu egemenlikleri altında kaldı. Limanın dolmasıyla ehemmiyetini yitirmeye başladı. Akropol 152 metre yükseklikteki tepeye heyetmiştir. Surların kuzey istikametinde olanı Orta Çağ’dan kalmadır. Uzun sur limanın kuzey istikametinden başlayıp Dalyan Köyü’nün ilerlerindeki sarp kayalığa kadar uzanıyor. Surun kuzey bölümü Mausolos döneminde yapılmıştı. Kuzeybatı istikametindekiler Helenistik Dönem’dendir. Limana doğru olanlar ise Arkaik Devir’den kalmadır. Tiyatro akropolün eteğindedir. 33 Oturma sırası bulunmaktadır. Tiyatronun batı istikametindeki yapı kalıntılarından biri bazilika tipi kiliseye aittir. Diğerleri Roma Hamamı ve Tapınağı’na aittir. Aşağıda bitirmeyen bir daire biçiminde örülmüş ve yivsiz sütunları bulunan yapının arkasında üç basamakla yükseltilmiş podyum bulunuyor. Burada tapınağın kalıntıları görülüyor. Daire biçimindeki yapının ne olduğu ise bilinemiyor. Daha önceki liman olan Sülüklü Göl’ün kuzeyinde yapılan kazılarda stoa ortaya çıkarıldı. Etrafında bir çok heykel kuralı bulundu, fakat heykeller bulunamadı. Stoanın yakınındaki çeşme restore edilmiştir.
IZTUZU PLAJI
İztuzu Kumsalı dev kaplumbağalar “Caretta Caretta”lar ile Dünya’ca ünlendi. Kumsalın bir ucunda İztuzu Plajı tesisleri, öteki ucunda da Dalyan ağzı günübirlik plaj tesisleri bulunuyor. Kumsal kilometrelerce uzanıyor. İztuzu plajına Dalyan’dan karayoluyla erişiliyor. Dalyan’dan çıkan asfalt yol deltayı, Sülüngür kıyısını izleyerek köylerden geçerek iniyor plaja. Plaja yaklaştıkça yükselen yol üzerinde resim çekmeye uygun açıklıklar oluşuyor. Tüm deltayı ve kumsalı içine alan bir panorama bu. Dalyan ağzı plajına ise Dalyan’dan kalkan dolmuş tekneler götürüyor. Caretta Caretta türü dev kaplumbağalar, yumurtlamaya İztuzu Kumsalı’na geliyorlar. Kumsalın gerisinde kalan İztuzu ve Dalyan ağzı plai tesislerinde kabinler ve soğuk bir şeyler içebileceğiniz büfeler var. Şemsiye de kiralanabiliyor. Ancak şemsiyelerin yumurtalara zarar vermemesi için tedbir de alınıyor. İztuzu Dalyan ağzı plajına kanaldan da, daimi sefer yapan motorlarla gidebilirsiniz. Göl suyunu denize bağlayan küçük bir natürel kanal kumsalı boydan boya ayırıyor. Denize girip, kumsalda güneşlendikten sonra öbür yanda gölün tatlı suyuyla duş yapabilirsiniz. Hem tuzlu, hem de tatlı suda yüzebilme imkanı büyük keyif veriyor insana.
İztuzu Kumsalı Caretta Caretta'ların ötesinde bir doğa mükemmeli. Bulmaca labirentlerinde gördüğünüz türden müthiş bir görünümü var. Sanki denize uzanan 5.400 metrelik bir kumdan ok, dolana dolana gidiyor sazlıklar eşliğinde. Dalyan kanallarında hemen her mevsim boyu 1 metreyi bulan kaplumbağalar görebilirsiniz. Ayakları tırnaklı olan ve balıkla beslenen Nil Kaplumbağaları denilen bu türün Caretta Caretta’larla alakası yoktur.
SARIGERME PLAJI
Dalaman Hava meydanı’na yakınlığı ve çağdaş konaklama tesislerinin hizmete girmesiyle bir anda popülerleşen bir turizm merkezidir Sarıgerme. Sırtını çamlara dayamış Sarıgerme sahilinde ince kumsalla çamların amansız mücadelesi sürmüş asırlar boyu. Tarihte Pisilis antik heyetiymiş bu sahillerde. Kent şimdi kumların altında. Sarıgerme Semti sahilden 850 m içeride. Sarıgerme isimi, Osmaniye’nin içinden geçen ve kumsalı bölen Sarıçay’la ilişkili. Sarıçay ormandan kesilen kerestelerin denize taşınmasından kullanılırmış. Keresteler denize kaçmasın diye de deniz irtibatı kapatılırmış. Bu işleme “germe” denirmiş. Sarıgerme isimi da böyle oluşmuş. 7 kilometre uzunluğundaki kumsalı, sığ denizi ve biraz açıktaki Babaada’sıyla Sarıgerme tam bir tatil cenneti. Düne kadar pek cazibesi olmayan kumsal, bölgede kurulan derneğin teşebbüsleriyle temizlenmiş, büfe, duş-wc, şezlong ve şemsiye, kabinlerin yanında Osmaniye köyüne çekçek irtibatı gibi hizmetler sağlanmış. Lüx otellerde alınan bütün hizmetler böylelikle, Osmaniye köyü içindeki pansiyon ve küçük motellerde kalanlar tarafından da alınmaya başlamış. Sahil tertip etmesi ve bakımı için girişte küçük bir katkı hissesi alınıyor. Kumsalın açığındaki Babaada, Marmaris Göcek arasında dolaşan teknelerin ve yatların uğrak yerlerinden biri. Adanın Sarıgerme’ye bakan yüzü korunaklı ve tekneler bu yüze bağlanıyor. Adanın arka yüzü ise kayalık ve dalma meraklıları için uygun. Kendinize güveniyorsanız adaya yüzebilirsiniz. Sonra da tepesine çıkıp doyumsuz manzarayı izleyebilirsiniz. Sarıgermede uzun kumsal süresince yürüyüş te yapabilirsiniz. Ayaklarım yanar veyahut acır diye düşünmeyin. Bileklerinize kadar yükselen su ve ince kum hem yürüyüşü kolaylaştırıyor, hem de bir masaj tesiri yapıp, adaleleri deşarj oluyor, güçlendiriyor. Dalaman Hava meydanı’na 20 kilometre uzaklıktaki Sarıgerme’ye, Hava meydanı istikametinden gelirken, Dalaman’a girmeden önce, Sarıgerme yol ayrımına gireceksiniz. Önce Sarıgerme Semti’ne erişiliyor, hemen peşinden da Sarıgerme sahiline çıkılıyor.
KELEBEKLER VADİSİ
Fethiye etrafının en çarpıcı yerlerinden birisi Kelebekler Vadisi'dir. Sahip olduğu endemik türler hasebiyle dünya kalıtı olarak savunması önerilmiş 100 dağdan biri olan Babadağ'ın eteklerinde bulunan Kelebekler Vadisi 1995'in 8 Şubat'ında 1. derecede natürel SİT duyuru edilen ve her türlü yapılaşmaya kapatılan kayalık ve çamlık vadide biraz zahmetlice tırmanıştan sonra milyarlarca, kelebeğin kayaları, ağaçların gövdelerini ve yapraklarını, hasılı her yeri bir şal gibi örttüğünü görmek çok şaşırtıcı bir tesir yaratıyor. Erişim: Kelebekler Vadisi'ne, Fethiye üzerinden Ölüdeniz'e gelerek erişilir. Oradan kiralayacağınız veya dolmuş usulü gidiş-dönüş bineceğiniz bir tekneyle vadinin kumsalına ineceksiniz. Koy, Ködürümsü limanı olarak da bilinir. Tekne yolculuğu yarım saat sürüyor. Yolda dileyenler mavi mağaraya da uğrayabilirler.